Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti

2 posters

Aşağa gitmek

İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti Empty İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti

Mesaj tarafından YILDIRAN Ptsi Nis. 05, 2010 1:52 pm

Tarih: 5 Ağustos 1920

Henüz 4. ayını bile doldurmayan TBMM zorlu günler geçiyordu. Edirne, Kırklareli, Gelibolu birer birer işgal edilirken, daha emekleme dönemini geçiren meclis ülkenin 4 bir yanında çıkan ayaklanmalarla sarsılıyordu.

Anadolu’nun ortasında, küçük bir kasabada, Ankara’da, tüm zorluklara rağmen yepyeni bir devletin temelleri atılırken, 500 kilometre güneyde, Çukurova’nın kalbi Adana’da ölüm korkusu ve katliamlar almış başını gidiyordu.

Bütün bu yaşananlara dayanamayan halk şehri terketmiş, dörtte üçü boşalan şehir sahipsiz kalmıştı. Bunu fırsat bilen bir grup Ermeni devlet kurma emellerini kâğıt üzerinde çoktan gerçekleştirmişti bile.

Kasım 1918’de Adana’da çok hareketli bir sonbahar yaşanıyordu. Gizli antlaşmalar gereği askeri idaresi İngilizlere, mülvki idaresi Fransızlara ait olan işgal hızla yayılıyordu.

Klasik oyunlarını oynayan İngilizler, batıda Yunanlılara verdiği görevi güneyde Ermenilere vermeye hazırlanıyordu. İngiliz Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı plana göre 1915 tehciriyle gönderilen Ermenilerle Amerika’dan getirilecek göçmenlerden kurulacak Ermeni devleti Türkler ile Araplar arasında tampon bölge görevi yapacaktı.

Savaş öncesinde gizli antlaşmalarla(Sykes-Picot) Rusya’ya bırakılan Musul’a gözünü diken İngiltere bu bölgenin egemenliği için Fransayla kapışıyordu.

İngilizler başlangıçta Rusya ile komşu olmamak için Musul’u, Fransa ‘ya bırakmıştı; ancak sahnede Rusya olmadığına göre fedakârlık yapmaya da gerek yoktu. Filistin, Irak ve Suriye’de çarpışarak savaşın bütü yükünü çektiğine inanan İngiltere her zamanki gibi bir adım öndeydi.

Fransa’ya tehditle karışık yepyeni bir öneri getiren İngiltere, kurtların bu kapışmasında yine kazanan taraf olmak üzereydi.

Bu öneriye göre İngiliz ordusu Çukurova ve Suriye’yi boşaltarak bu bölgeleri Fransa’ya bırakacak, İngiliz kuvvetleri de Filistin’de kalacaktı. Eğer Fransa bu öneriyi kabul etmezse, İngiltere Toros tünelleri ve Kilis’te bulunan kuvvetlerini geri çekecek ve bölgede bulunan az sayıdaki Fransız askerini zor durumda bırakacaktı.

İşgalde hızlı davranan İngiltere bunun karşılığını almış, tarihe’’Suriye İtilafnamesi’’ olarak geçen bu antlaşma ile amacına ulaşmıştı.

Fransa cephesinde ise durum farklıydı. Clermencau, Musul petrollerinin ve Musul’un İngilizlere verilmesi hususunda kendisinin çok tenkit edildiğini, Çukurova’yı elde etmek için Musul’u bir yem olarak kullandığını, İngilizlerin Musul petrollerini akıtmak için İskenderun’a muhtaç olduğunu söylüyordu. Ancak o sırada Fransa oyuna geldiğini anlayamamıştı. Anlayana kadar iş işten geçmiş olacak, kendilerini Anadolu’nun dışında bulacaklardı.

Bu tartışmalı antlaşmadan sonra bölgede hâkimiyeti eline alan Fransa, İngiliz politikasına ayak uydurmuş ve Ermenileri bölgeye yerleştirme planını ortaya atmıştı.

Her iki durumda da bölgeye yerleşecek olan Ermeniler ise ‘’maşa’’ olmaktan kurtulamamıştı.

Suriye İtilafnamesi gereği, sonbahardan itibaren bölgedeki İngiliz askerlerinin çekilmeye başlaması üzerine meydana gelen boşluğu Fransızlar doldurmaya başlamıştı.

Bölgedeki Türk çoğunluğa karşı güdülen siyaset gereği, Fransızlar daha sonra taşıt gemileriyle Amerika, Suriye, Mısır ve Fransa’dan göçmen Ermenileri taşımış; Ermeniler bölgeye adeta akın etmeye başlamıştı.

Albay Bremon’un himayesi altında Adana ve çevresine yerleştirilen 100.000 civarında Ermeni, faaliyetlerine erken başlamış; bir yandan gizli ‘’yardım cemiyetleri’’ kanalıyla civar köylere yerleşirken, diğer yandan haraç kesme, evler silah arama bahanesiyle girme, sokak ortasında adam öldürme olayları alıp başını gitmişti.

Sömürgeci Fransızlar bölgeyi işgal ederken Cezayir, Tunus, Senegalli askerleri Türk insanının karşısına çıkarmış; bu askerlere ‘’Türklerin İslamiyetten ayrılarak Bolşevikliği seçtiğini ve halifeye karşı isyan ettiğini’’ söylemişti.

Şehirde kulaktan kulağa yayılan ve efsaneye dönen toplu katliam söylentileri halkı tedirgin etmiş ve kaçmaya zorlamıştı. Türklerin kaçışını kolaylaştırmak isteyen Fransızlar bahçeler tarafına Cezayirli Müslüman askerleri nöbetçi koymuş, kaçan halkı takip eden Fransız uçakları havadan bomba ve ucu sivri çiviler atmışlardı. Adanalıların yurtlarını terkettikleri, kayıp olaylarının büyük sorun olduğu bu büyük göç ‘’Kaç-Kaç’’ adını almıştı.

İşte beklenen fırsat gelmişti. Şehir boş, şehir sahipsiz kalmıştı. Tam bu sırada Şişmanyan Hükumeti :’’Adana’da Türk kalmadı, bize verdiğiniz sözleri yerine getiriniz.’’ dedi. Böylece yeni bir devlet fikri ilk defa ortaya atılmıştı. Hatta doğmamış çocuğa isim bile verilmişti: KİLİKYA MEZOPOTAMYA CUMHURİYETİ

Kilikya isimli Ermeni gazetesi başyazarı Veradzine, Abdioğlu köyüne partizanlarıyla yerleşerek, Fransız mandası altında kuzey sınırı demiryolları; doğu ve batı sınırları Seyhan ve Ceyhan nehirleri olan ‘’KİLİKYA MEZOPOTAMYA DEVLETİ’’ ni ilan etti.

Artık Ermeniler kartlarını açık oynuyor, Fransızlar’ın vaatlerinin blöf olup olmadığını öğrenmek istiyordu.

Bütün Hıristiyan delegelerden de destek bulan Damadian bir deklarasyon yayınlayarak 5 Ağustos 1920 tarihinde saat 10:00 sularında yaptığı hükumet darbesiyle devleti resmen kurdu. Ermeni şefleriyle vilayete gelen Damadian kendisini geçici hükumet başkanı ilan etti ve Hükumet Konağı’na oturdu.

General Bremond artık köşeye sıkışmıştı. Bu ani olay karşısında önce Beyrut’taki Fransız generali Gouraud’yu, sonra da Paris’i gelişmelerden haberdar etti. Her iki taraftan da aldığı kesin emir aynıydı:’’Bu densizlere derhal haddini bildirin!’’

Aldığı kesin emirler üzerine harekete geçen Bremond önce Damadian’ın tüm telefon bağlantılarını kestirdi. Daha sonra sekreteri Teğmen Perrien’i sözde hükumet başkanının şehirden ayrılmasını söylemek üzere gönderdi.

Yapılan hiçbir direniş işe yaramadı ve Damadian tüm bakanlarıyla birlikte şehri terketmek zorunda kaldı.

Sonra ne mi oldu?


Bu olaya tepki gösteren bir grup Ermeni, Fransızlar tarafından bastırıldı.

General Defieux örfi idare kurarak halka:’’Yağmacılıktan başka bir şey bilmeyen kimselerin şehri karıştırmalarına izin vermeyeceğim.’’ dedi.

Ve tüm bu anlattıklarımın en önemli sonucu: Devlet kurma ümidiyle gelen Ermeniler hayal kırıklığına uğradı.

Zaten batılı emperyalistler günümüzde de aynı vaatleri vermiyor mu?

Peki ya bu vaatleri yerine getirip getirmeyeceği ne malum…


Farklı Tarih yazarı Remzi Soytürk
YILDIRAN
YILDIRAN
Aktif Üye
Aktif Üye

Mesaj Sayısı : 143
Kayıt tarihi : 07/03/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti Empty Geri: İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti

Mesaj tarafından Kuva-yi Milliye Ptsi Nis. 05, 2010 3:13 pm

Çok ilginç.İlk defa duydum bunu bi araştırmak lazım hakkında daha fazla bilgi etmek için.
Kuva-yi Milliye
Kuva-yi Milliye
Kemalist Yönetici
Kemalist Yönetici

Mesaj Sayısı : 291
Kayıt tarihi : 28/01/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti Empty Geri: İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti

Mesaj tarafından YILDIRAN Salı Nis. 06, 2010 9:22 am

Benimde hic haberim yoktu bundan onca kitap okumama ragmen, farkli tarih adli sitede sadece rastladim ve paylasmak istedim.
YILDIRAN
YILDIRAN
Aktif Üye
Aktif Üye

Mesaj Sayısı : 143
Kayıt tarihi : 07/03/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti Empty Geri: İki Saatlik Ermeni Devleti: Kilikya Mezopotamya Cumhuriyeti

Mesaj tarafından Kuva-yi Milliye Salı Nis. 06, 2010 2:03 pm

İyi yapmışsınız teşekkürler.
Kuva-yi Milliye
Kuva-yi Milliye
Kemalist Yönetici
Kemalist Yönetici

Mesaj Sayısı : 291
Kayıt tarihi : 28/01/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz